Salı, Haziran 06, 2006

Artık Korkuyormuşum

Geçen hafta bir kere denemiştim, bu hafta başından itibaren her sabah 06:10’da kalkıyorum, 06:40’da evden çıkıyorum, bizim yokuşu tırmanıyorum, Harbiye’den simitçiler, koşanlar arasında geçiyorum. İstanbul’u sevebilmeyi anlıyorum, devam ediyorum, Taksim Parkı’nın yanından geçiyorum, ayakkabım ve asfalt erisin gitsin, çıplak ayaklarım toprağa değsin istiyorum.

Bugün yine Taksim Meydan’ında hiç trafik olmadığı için ana yollardan yürüyüşümde hiçbir duraksama olmadan geçtim. Hava sabah o kadar güzel oluyor ki, tertemiz, hafta sonu karınca parkına benzeyen Beyoğlu tek tük koşan turistler, geceden kalanlar dışında bomboş. O sırada yanımdan beni uzaktan beri kesmekte olan herif yaklaşıyor ve dibimden geçerken böyle sessiz bir şekilde havayı içine çekiyor, bir şeyler söylüyor ve geçip gittikten sonra da arkasına bakmaya devam ederek mırıldanarak bir şeyler söylüyor. Ben hiçbir şey yapamıyorum, eskiden olsa, birden bağırmaya başlar “ne dedin yüksek sesle söyle, duyamıyorum” diye bağırırdım. Fakat şimdi korktuğumu fark ettim, haksız bulunmaktan korkuyorum, diğer geçenlerin baksana kadının üzerindeki bluz dar, eteğinin bak bi tarafı kısaymış, adam ne yapsın gibi şeyler akıllarına geleceğini düşünüyorum, ve susuyorum. Sonra bütün yürüyüş boyunca ben nasıl bir insan oldum diye onu düşündüm. Ortam yapmış olsun olmasın, nasıl bu kadar korkaklaştım anlamadım, yaşım ilerledikce varligima gelecek tehditlerin hepsinden korkar oldum. Eskiden göze alabileceklerimi alamamaya başladım. Bu kendime daha fazla değer verdiğimden değil, sanırım sonun gerçek oldugunu her gun bir kez daha hatırlamaktan ve kafamın icine daha cok yer etmesinden.

Cuma, Haziran 02, 2006

Taharetlenenlerden misiniz, taharetlenmeyenlerden mi?

Elimde değil, taharetlenme eyleminden hep iğrendim. Alafranga tuvaletlerdeki klozetin içindeki o uzun boru’dan, alaturka’larda yerde duran plastik sürahiden.

Simdi yaptığım araştırma sonucu öğrendim ki bu taharetlenmenin de değişik modelleri varmış,
bazıları hiç el desteği almadan sadece tazzikli sudan yararlanıyormuş, bazıları el yardımı olmadan asla diyorlar, bazı kadınlar her iki tuvalet tipi için kullanıyorlar, bazıları erkekler gibi tek. Bu farklılaşma, yaş, cinse pek bakmıyor. Hatta Japonya'da ki ıslat kurut metodu olduğunu düşünürsek millete de bakmıyor... Devamı var....