Pazar, Şubat 26, 2012

Haftanin Kopegi - PERITAS

Buyuk Iskender kopegi Peritas’a o kadar deger veriyormus ki, kopegi oldukten sonra onun adini bir sehre vermis.

Yukaridaki fotograf, MO 600′lerde Asur Krali  Ashurpanipal ve kopeginin aslan avina ciktiklarini betimleyen bir kabartmanin fotografi. Bu kopek soyunun artik tukenmis olan Molossus oldugu soyleniyor, bugunku Mastiff’lerin atasi, antik caglarda bu kopek savaslarda, avlarda hep insanlarin yanindaymis.
Bu kopekler, aslanlarla, kaplanlarla, hatta fillerle cikabilecek guctelermis.(Pliny, VIII.149-150)

Arnavut Krali’nin hediye ettigi kopegi aslan ve fille kapistiran Iskender, her iki hayvana karsi da
kopegin galip oldugunu tecrube etmis.

Internette Iskender’in kopegi Peritas’in Gaugemala savasinda  bir filin alt dudagini isirarak Iskender’in hayatini kurtardigi ile ilgili bir suru yazi var. Fakat konu cok sempatik olsa da bununla ilgili herhangi bir tarihi kaynaktan bir alinti bulamadim.

Salı, Şubat 21, 2012

Cumartesi, Şubat 18, 2012

Gec bir Gezi Yazisi - Belize

Ucaktan indim, kucucuk bir havaalanı, ucaktan merdivenlerden inip yuruyerek cikisa gidiyorsun, bagaja birsey vermedigim icin hemen ciktim. Ilk goremedim ama sonra elinde Susen Musal yazan adami gordum. Megersem iki tane Susen Musal yazan kagitli adam varmis, tur sirketi yanlis planlama yapmis. Neyse ben Angel'in arabasina bindim, Angel acaip cenebazdi, ulkenin tum tarihcesini anlatti, bu sirada yolda goletler, goletlerin icinde niluferler, rengarenk kucuk evler, ucusan kelebekler ve rengarenk kuslar vardi. Belize 1981 de Ingilizler'den ozgurlugunu almis, Orta Amerika'da Ingilizce konusulan tek ulke. Halkin cogunlugu Creol konusuyor; Creol yarim yamalak Ingilizceymis (broken english). Ispanyolca'da konusuluyor. 1950'lerde Cinliler gelmis, yerlesmisler ve geri donmemisler, simdi supermarketlerin neredeyse hepsi Cinliler tarafindan isletiliyor ve kucuk bakkallar hep kapanmak zorunda kalmis yillar icinde. Taiwan ile ozel iliskileri varmis Taiwanlilar Belizelilere ziraat ogretiyormus. Zenciler kole olarak gelmis onlar da kalmis, cok az Ispanyol nufus da var, onlar da baska Orta Amerika ulkelerinden gelmisler. Kendi ulkelerinden kacan Amishler ve Menonitelar var, tum bu irklarin/toplulularin kendi okulu var ve egitimleri kendi tercihlerine gore. Nufusun cogunlugu Maya orijinli. Her 500 m de bir okul var. Toplam nufus 300 binmis, Guatemala ise 13 milyon sanirim. Guatemala ile aralari pek kotu . Iki hafta once belize in ilk basbakani olmus, george price.
Belize in Keys dedikleri (ayni Florida gibi) adalari da varmis, en unlusu de San Pedro (lA isla bonita san pedro)
Yolda zipline yapmak icin durduk, kimse yoktu, Angel da yapmak istedi ilk o yapti sonra ben, zipline tahminimden cok daha zevkliydi 7 platform vardi, hepsinin uzunlugu parabolitesi ve yuksekligi farkliydi, zipline yaparken agaclarda bir kac maymun gordum. Korkmadim dersem yalan olur, zipline yaparken degil de her platformda celik halatlara tekrar baglanirken, acaip ucta duruyorsun, ve adamin seni baglamasi icin zipliyorsun (benimher seferinde 2-3 kere ziplamam gerekti korktugum icin azicik zipliyordum) sonra baglandiktan sonra kendini celik halatin ustunde saliveriyorsun. gercekten zevkli.
Aksamustu Blackrock Lodge a geldik, epey tepede ormanin icinde, benim kabinim nehir manzaraliydi, balkonunda hamak vardi, biraz hamakta kitap okumaya calistim, cok kolay olmadi cunku ilac sikmayi akil etmedim ustume, ve 2 sayfanin sonunda, sanki yuz sinege yem olmusum gibi hissettim, sonra bara gidip birseyler ictim ve yedim( Sinek kovucunun dortte birini ustume sikarak)
Bar ve restoran kisminda elektrik yakmiyorlar aydinlatma mumla. Yemek yerken de diger kisilerle kaynasmak zorundasin, bana cok zor olmadi zaten ilk gece 3 cift vardi. Onlar konustu ben dinledim. Menajer Jesse diye Bostonlu bir Amerikali, duzgun birine benziyor.
Ertesi gun Tikal'a ciftlerden biri ile gittim, Shannon ve Thomas. Alabama'da yasayan bir cift, ikinci cocuklari olduktan sonra ilk defa iki kisi tatile cikmislar. Kizlarinin dogumunda bebegin dogustan sagir oldugunu ogrenmisler, Shannon isi birakmis tam zamanli cocuklarla ilgilenmeye baslamislar, bebek 6 ay once bir ameliyat olmus kafasinin icine bazi seyler yerlestirmisler kafatasinin disina da bir cihaz takip duyabiliyormus, yazik ameliyattan sonra kizinin ilk duydugu ani anlatti. Ancak duymaya basladiktan sonra konusabilmeye baslamis cocuk (17 aylik su an son 6 aydir ses cikariyormus), ondan once sadece dudaklarini oynatiyormus, oyle konusuluyor saniyormus. Kocasi insaat muhendisi 2 sene once kendi isini kurmus, sanirim iyi gidiyor. Daha once Peace Corpsla Afrikaya gidip orda yasamis (Guney Afrika) bir de beraber Yunanistan'da 3 sene yasamislar.
 Tikal Guatemala'daydi, siniri gecen cok az sayidaki Turkler'den biriydim sanirim, her iki yonde de sinirdaki askerler arasinda cok populer oldum. Tikal'de rehberimiz Louis'di, Louis de baya cenebazdi (Tanistigim Belize erkeklerinin genel ozelligi) surekli Mayalarin ruhaniliginden bahsetti, kendimi Avatar filminde gibi hissettim. Tikal cok yuksekte, bu kadar yuksekte olmasini (sudan uzak) Mayalarin enerji akisina gore yerlesim yeri secmesine bagladi, cunku her taraf su icindeyken o kadar kurak bi yer secmeleri gercekten ilginc (sularini sadece yagmurdan sagliyorlarmis oysa asagisi nehir gol dolu)
Tikal uzerinde biraz okuduktan sonra yazmak istiyorum. Bu arada yuruken yakinlarda yilan oldugunu kokudan anliyormussun, ben de anladim boyle kuflu garip bir koku. Tikal 'a girerken Orta Amerika racoon'u gorduk, acikcasi ben agacta olduklari icin ilk once bunlari maymun sandim. Tabii ki maymun da gorduk, spider monkeys ve howlerlar varmis. Gordugumuz spider tipli olanlardandi, daha once insan gormus olduklarindan cok garip davranmadilar, ama Bali'deki gibi de yavsak degildiler, yine de kaciyorlar insanlardan. Bu arada howlerlari gormedik ama isimlerini hak eden sekilde her yerden seslerini duyduk. Maymunlar ilk insan gorduklerinde, daha once gormemislerse sinir olup ustlerine cis kaka yapiyorlarmis. Guatemala sinirindan Belize sinirina bir cok kucucuk cocuk geciyordu, Belize'de egitim Ingilizce oldugu icin bir cok aile Guatemala'dan cocuklarini Belize okullarina gonderiyormus.
Ertesi gun sabah karsi yagmur ormani dagina yine ayni ciftle tirmandim (hayir onlar bana katilmak istedi, ne program yapalim diye dusunuyorlarmis) ama cok utandim onlar gayet fitken ben surekli nefes nefeseydim, en asagi 7-8 kere dustum, onlar cikarkenki halleri ile geri donerken, ben sanki camur guresinden cikmis gibi dondum. Fiziksel olarak asagida olmak cok sinir bozucu. Sakiz agaci cok var Belize'de, ama Cesme'de olanlarlardan degil, bunlarin da adi, benzer sekilde, chiclet tree. Yapraklari farkli ve yillarca Belize'de insanlar bu agaclara tirmanip sakiz akitip toplayip yurtdisina gondermisler. Hatta bir cok Maya kalintisinin agaclarin tepesinde dolasan bu chicletolar (chiclet agaclarinin tepesinde akan sakizlari toplayan kisiler) tarafindan bulundugu soylentisi var. Zehirli bir kac agac var, govdelerine ve koklerine yururken tirmanirken dokunmamaya dikkat etmek gerekiyor. Ormanda yuruyus yaparken insan stres oluyor, cunku kayip dusmemek icin surekli bir seye tutunuyosun. Rehberimiz Elvis'in elinde hayvan gibi yolu acmak icin kullandigi machete vardi ve ustume dusecek diye korkup durdum.
Sonra yine ayni ciftle san ignacio (kucuk bir kasaba) ya gidip yemek yedik. Kasaba ufacik ama epey buyuk pazari var birsey almadim ben. Pazarda otelde calisan Amerikali bir adam, karisi ve iki cocuguna rastladik. Cocuklardan birini evlat edinmisler, kadin yetohmhanede calisiyormus, cocuk sagirmis, adamin da abisi sagir oldugu icin, isaret dili biliyormus ve cocugu yavas yavas haftasonlari evlerine alip isaret dili ogretmeye baslamislar, sonra cok baglanip evlat edinmisler, evlat edindikleri gun kadin hamile oldugunu ogrenmis, bir de iki yasinda bir kizlari var. Garip geldi cunku kadin Isvecli, adam Amerikali ve burada seve seve yasiyorlarmis, Amerika'da bir gunde yaptigimi(para olarak) burada bir ayda yapiyorum ama cok iyi bir yasam standardimiz var diyor adam.
Otele dondugumuzde ben nehirde kano yapmaya ciktim, cok utaniyorum ki iki bucuk saat boyunca hic kurek cekmedim, tum kurekleri rehber (elvis) cekti, onlarca iguana gorduk, ve onlarca farkli cesit kus, kuslari cekemedim, fotograf makinamin lensi yeterli gelmedi. Elvis agaclardan hayatimda yemedigim degisik bir meyvadan kopardi ( kanonun ustundeyken dallari nehre sarkan meyva agacindan meyva toplamak epey zormus) ondan baya yedim, beni taniyanlar “baya”nin gercekten cok oldugunu bilir. Toucan denilen kusu malezya da kus bahcesinde gormustum, orda da cok ozgurlerdi ama dogal ortaminda gormek cok daha guzeldi, 7-8 tane bir aileydiler, bicir bicir otup durdular birbirlerine ya kavga ettiler ya ciftlesmeye calistilar, hangisi anlayamadim. Kucuk buyuk rengarenk bir suru kus var. Insan sirf onlari seyrederken bile mutlu oluyor. Iguanalarin erkekleri kavunici ve dana kadar, kadinlari gri ve daha kucuk. Ciftlesme mevsimi kasimdaymis ve erkekler daha da kavunicileseceklermis, ne kadar parlak kavunici ve kabarik olursan (dikenleri var sirtlarinda) kucuk gri kadinlar daha cok begeniyormus seni. Toucan disinda gordugum kuslarin ismini unuttum, bir tane sari muhabbet kusu gibi bir kus var, bir tane yine kucucuk mavi bir kus var, iki farkli cesit akbaba var, pelikanin ufagina benzeyen bir kus var, sercenin gogsu kavunici olani var, kirlangiclar var, bembeyaz cok zarif ikili dolasan bir kuslar var, karabataka benzeyen gri ve siyah iki cins kus var. Bir de Elvis in woow dedigi ama adini yine anliyamadigim buyukce bazi kuslar. Elvis nehir daha berrak oldugunda iguanalari tutup elletiyormus turistlere, suyun berrak olmadigina cok sevindim.
Bir de Jesus Christ kertenkelesinden gordum, suyun ustunde yurudugu icin ismi oyleymis. Cok sirindi, baya kafasini kaldirirp su ustunde kosan bir kertenkele.
hava kararirken otele geldim.
Gece bocek turu vardi, ama tarantula yakayip elimde yurutmek cok cekici gelmedi, yuruyus yaparken yuvalarini gordum, 3-7 santim capinda yuvarlak delikler, gece cikiyormuslar o deliklerden. Ormanda yuruyus yaparken bir de vahsi kedi ve fare izleri gorduk. Bu orman fareleri beyaz etli ve cok lezzetliymis, bir cok kisinin favori yiyecegiymis. Guatemala ve Belize'de jaguar yasiyor ama cok az gorunuyormus
Son iki gece odami selale manzarali (ve gurultulu) bir odaya upgrade ettiler, gercekten odam amerikadaki evimden daha buyuk, oda degil zaten evcik gibi bir kabin. Aksamlari odaya donmek biraz korkunc oluyor, odanin icinde isik olsa bile disarda yok ve anahtari sokup acana kadar odum bokuma karisiyor, surekli disardan garip sesler geliyor. Ama yemek yenilen yerden odaya yuruyus ve yemek yenilen yer cok romantik, restoranda sadece mum isigi var aydinlatma olarak, odana ise mesaleler esliginde yuruyorsun. Isik misik yok. Kabinin terasi da gercekten cok romantik, cunku kimse seni gormuyor her kabin komsularindan acaip uzak mustakil ev gibi. Son odanin terasi selale ve ormana bakiyor. Ama bu romantik tum unsurlar bazen korku filmi gibi de hissettirebiliyor.
Guatemala dahil yemek yedigim her yerde yemekler muhtesemdi, cok dozunda baharat ve aci var ve her cesit et ve sebzeyi kullaniyorlar.
Futbolun ne kadar birlestirici bir sey oldugunu dusundum, erkekler arasinda. Her tanistigim belize veya Guatemalili adam, futbol oynadigini soyledi. Angel Turkiye'nin liglerde oldugu icin ne sansli oldugunu soyledi (ne Guatemala ne Belize degilmis ). Elvis 38 yasinda oldugu halde gururla gencecik cocuklara tas cikardigini top oynarken soyledi. Louis Turkiye milli futbol takimini takip ettigini soyledi. Tum dunyada erkeklerin ilgi alaninin futbolda birlesmesi baya sirin bence.
Son tam gunumde ATM yapacaktim (orman ve nehirde saatlerce yuruyup, vardigin cok derin bir magara, magara Maya'lar icin kutsal bir olu mabediymis-daha once gezenler (kendilerini tanimadigim icin cok bir gosterge degil) hayatlarinda yaptiklari en degisik sey oldugunu soylediler) ama yine cok yagmurdan dolayi magara kapaliymis, biraz uzuldum. Sabah alti bucukta kus izleme turuna ciktim. Otelden durbun kiraladim. Rehber de ve otelin sahiplerinde (cameron ve bee) teleskop gibi bir sey vardi. Onlar arada duran bir kus gorduklerinde teleskopu yerlestirip gel sen de bak diyorlardi. O kadar cok rengarenk kus gordum ki. Cok sabir isiymis kus izlemek ama insanin, yani benim, o kuslari uzaktan izlemek pek bir hosuna gitti. Yine lensim yeterli gelmeyecegi icin foto cekmeyi denemedim bile. Ama bir kus vardi ki, fenarbahcenin kanaryasi halt etmis, lacivert ve sari bu kadar uyum icinde olabilir bir yaratigin vucudunda. Albino bir kus bile gordum. Bir de onlari aramiyorduk ama o kadar cok rengarenk cesitli boyutlarda kelebek var ki, bakakaliyorsun. Kus izleme turunu kus izleme kulesine cikarak bitirdik. Epey yuksek tahtadan bir kuleye cikip elinde durbun ve teleskopla ordan izlemeye calisiyorsun kuslari. Elvis ve otel sahibi adam da cok heyecanlandi kulenin tepesinde, cunku bir suru gocmen kus gelmeye baslamis yeni ve bu sene icin ilk gorusleriymis bir suru kusu.
Lodge in sahipleri dun aksam geldi, bir resortlari da Meksika'da varmis. o yuzden bir kac hafta orada, bir kac hafta Belize'de kaliyorlarmis. 35-45 larinda adamla kadin. Yeni bir bebekleri olmus (12 aylik olmustu), surekli bebekle hareket etmek zor oluyormus ama yine de becerebiliyorlarmis.
ATM yapamadigim icin gunumun geri kalaninda Victor diye bir rehber ile bu sefer Carocal diye baska bir Maya kalintisina gittik. Carocal Ispanyolca salyangoz demekmis, cunku her yerde salyangoz kabuklari var, ama orjinal ismi bu degilmis, bu agac kesicileri tarafindan kesfedildikten sonra Ispanyollarin verdigi isimmis. Kalintilar Belize'deydi, yalniz yol cok uzun ve cok sarsiciydi, gercekten icim disima cikti. burasi Tikal kadar etkileyici degildi cunku paralari olmadigi icin cogu kalintiyi cikaramamislar, goruyorsun tepecikler var, ama kazilmasi gerekiyor, yapilarin ortaya cikabilmesi icin. Yine de etkileyici bir suru yapi vardi. Fakat Victor un da anlattiklarina tam inanmadim, iyice okumak gerekiyor. Top oynadiklari sahalari gordum, el ve kafa kullanmak yasakmis, genelde savasi kaybeden tarafin krallari, kazanan tarafi cesur savascilar ile oynatilirmis, gol basketbol potasi gibi bir seye atiliyormus ama pota yatay degil dikey oldugunu dusunun. Kaybeden ya da kazanan olduruluyormus (her iki rehberde kimin olduruldugunden emin degildi, olum onur duyulacak bir sey de olabilirmis, o yuzden kazanan da olduruluyor olabilirmis). Bulunan toplarin icinden kafataslari cikmis (plastik toplar, kaucuk agaclarindan yapiliyormus). En yuksek tapinagin tepesine cikarken kalp krizi geciriyordum (Victor sen cik cik, ben cok ciktim dedi) yine (bu arada bacaklarim uzun zamandir bu kadar titrememisti) tapinagin tepesinden arkada yagmur ormanlarini goruyorsun, dev gibi agaclarin en tepesi el uzanma mesafesinde, en yakin agacta bir maymun ailesi vardi, howler tipi maymunlardan, ben ilk once jaguar sandim bunlari, cunku simsiyahlar ve kedi gibi yuruyorlar dallarda, baya 4 ayakla kuyruklari yukarda, kalbimin hoplamasi gecince onlari seyrettim oturup.
Agaclarin tepelerinde ya termit yuvasi ya karinca yuvasi, ya yaban arisi yuvasi, ya da kus yuvasi var, hic biri bos kalmamis. Bir agacta en fazla bir termit yuvasi olabiliyormus, ama hayvan gibi oluyorlar gorduklerimden 2*2 m olanlar vardi, karinca yuvalarindan bir agacta bir suru olabiliyor, onlar da basket topu buyuklugunde agacin dallarindan sarkiyorlar. Karincalar yapraklari tasiyorlar ama yapraklari yemiyorlarmis, yaprak bunlarin tukurukleri ile karisinca bir mantar uretiyormus o mantari yiyorlarmis. Bir de Caracol yolunda gri tilki gorduk, cok sirindi. Valla victor da mayalar ile ilgili cok sey anlatti ama bana cogunu uyduruyor gibi geldi. Maya kulturunden cok etkilenmedim, Anadolu, Mezopotamya ve Misirdaki uygarliklar cok daha ileri imis bence ayni zamanlarda. Bir de su anki halleri hic hosuma gitmedi, kendi kulturlerini tutmaya calismak icin en ufak bir caba yok. Kim bilir Maya dilini bile batililar cikarmistir geriye. Dilleri, dinleri herseyleri batili olmus ve hic bir sikayetleri yok, baska kulturlerin kendilerini hayatta tutmak icin ne kadar caba sarf ettiklerini dusununce sanki saygimi kaybettim gibi, belki de cok basit dusunuyorum, biraz daha dusunmeye ihtiyacim var bu konuda.
Her taraf portakal tarlasi dolu, muz cok var, hepsi sonradan gelmis. Mayalarin diyeti genelde misir bazliymis, domates , avacado varmis, ve kakao. Vahsi hindi varmis, bir de vahsi inekler varmis yedikleri. Kopek yiyorlarmis, hayir maymunlari yemiyorlarmis cunku onlarin kutsal olduklarina inaniyorlarmis. (burada Louis bir masal anlatmisti uc kere dunyaya gelmekle ilgili, ilk sopa, sonra kil, sonra da tahil tanesi olarak gelmisiz, 2012 tahil tanesi devrinin sonu imis, kil devrinden sonra insanlar maymun olarak dunyaya geri gelmisler bir seyler tam anlamadim) Otelden yanimiza yemek almistik, Victor ile ortu yayip piknik gbi bir sey yaptik, standart uygulama ama ben tek basima oldugum icin biraz komik oldu. Maya rakamlari da biraz Roma rakamlari gibi, 1 nokta demek, 5 yatay cizgi, 20 shell isareti, gerisini ogrenemedim. Ama 6, 7, 13 rakamlari yine Tikal'deki gibi gundeme geldi, ama yine anlayamadim onemlerini. Mayalarin astronomide ne kadar iyi olduklarini ve gunes ve ay tutulmalarini onceden tahmin ettiklerini ogrendim. Tikal Caracol gibi buyuk sehirler birden terk edilmisler ve arkeologlar neden terk edildiklerini bilmiyor acliktan ve susuzluktan oldugunu tahmin ediyorlarmis, o kadar cok buymusler ki, ve verimli toprak elde etmek icin surekli ormanlari yakip durmuslar zaten anlamadigim bir sekilde ulkenin her tarafi su doluyken sudan en uzak yere kurmuslar buyuk sehirlerini. Sonunda da aniden sehirler terk edilmis, halk kucuk kucuk koylere dagilmis. Maya Aztek iliskileri ile ilgili okumak istiyorum, cunku birbirlerine cok yakinlar mesafe olarak.
Belize'e Belize ismi 1970'lerde verilmis, ondan once Ingiliz Honduras'i deniliyormus. Belize ya Afrika dilinden gelmis, Afrika'da oyle bir koy (Angola'da) varmis, kolelerin getirdigi bir isim olabilirmis, ya da Maya'ca camurlu su demekmis ordan gelebilirmis. Halkin yuzde atmisi katolikmis. Onun haricindekiler de evangelist sanirim. Belize Commonwealth ulkelerinden biri, her paralarinin uzerinde Ingiltere Krralicesinin resmi var. Ingiliz askerleri hala burdaymis, her an saldirmaya hazir Guatemala'ya karsi bunlari koruyorlar. Caracol'dan donus yolunda kocaman kocaman bir magaraya gittik, iki tarafi da acikti icinden nehir geciyordu, Maya zamaninda kalmis dolasma merdivenleri vardi her tarafinda, magarayi Mayalarin dogal afetler sirasinda korunmak icin kullandiklari saniliyormus. Rio fro denilen bir selaleler zincirine gittik, normalde insanlar yuzuyorlarmis ama benim icimden gelmedi.
Muz ve muzun bir buyugu var ya adini unuttum plankton diyecegim geliyor, onlarin arasindaki farki ogrendim, muzlar yukariya bakarmis (parmaklari yukari gosterir gibi) digerlerinin meyvalari asagiya bakarmis.
Belize'de seker kamisi fabrikasi varmis (ne kadar para kazanabilirler bilmiyorum, seker kamisi olayi sona ereli cok oluyor) portakal suyu fabrikalari varmis, iki tane aci sos fabrikalari varmis, karides tarlalari varmis, sut urunlerini ve tavuklarin yuzde 90 inini Menonitelar uretiyormus. Tum uretimleri bu kadar, onun disindaki her seyi ithal ediyorlarmis. Iki tane universiteleri varmis, bir tanesi Amerika tarafindan taniniyormus, cocuklar Ingiltere'ye, Kuba'ya. Meksika'ya burs alip universite okumaya gidebiliyorlarmis. Yolda portakal tarlalari disinda tik agaci tarlalari da gordum, benim gordugum tarlalardaki agaclar7-8 yasindalarmis, agaclar yaklasik 25 yasina geldiklerinde kesiyorlarmis ( Bir Tik agaci ciftcisinin hayati hiyar tarlasi ciftcisinden epey farkli olsa gerek)
Belize'in guneyinde jaguar reservi varmis.
Odada pervane var, cok hosuma gidiyor , firil firil
Bugun tam maya kalintlarinin ortasinda fotograf makinamin pili bitiverdi. Kullan at kameralardan almistim onla cektim biraz fotograf.
Gecen gun yemekte cok cok guzel bir taze meyva suyu vardi, karpuz ve portakal suyu karisimi.
Son gece yeni bi cift gelmisti, anne kiz geziye gelmisler beraber. Sirinlerdi cok, anne pimpirikli, kiz asi, kiz 16 yasinda kadin da 55 yasinda falan di sanirim. Beni menajer Jesse'yle cift sandilar, beraber buraya yerlesmisiz sanmislar, cok komikti, Jesse'nin 28 yasinda oldugunu dusunursem honore oldum. Cok cenem dustu son gece ve bir ukala dumbelegiydim, bread fruitin Afrika'da bilincli bir sekilde uretilmesinden, jack fruitin asyada yendigine kadar dumbeleklik yaptim.
Bir uyumusum ki son gece, aksam 8 den sabah 6 ya kadar deliksiz. Ilk defa alarm ile uyandim. Selale sesinin bu kadar guzel ninni gibi gelecegi aklima gelmezdi. Sabah kalktigimda hava yeni aydinlaniyordu, perdeleri kapamadigim icin o kadar guzeldi ki, sanki biri benim yatagimi almis uflemis ormanin icine koymus gibi. yataktan gordugum 270 derece yemyesilin diger gunler acelem oldugundan keyfine varamamisim.
Havaalanina gelmeden 20 dakka once jesse geldi, cabuk gek otoparkta toucan var diye, kostum gercekten de o teleskop gibi seyi de set etmisler, gordum kusu, nehir gezisinde gordugumden farkli bir cins toucan, kocamandi, Belize'in nasyonel kusuymus , keske resmini cekebilseydim. Bu sirada otelin iki tane hayvan gibi kurt kopegi baya ustume saldirdi, isirmadilar ama tirnaklari cizdi. Sonra benim yuzumden yazik ceza aldilar.
Yine beni havaalanina goturmeye Angel geldi, zipline da o kadar titremisim ki biraz dalga gecti benle. Yolda o kadar cok kimsesiz kopek var ki, ama hic kedi yok. Kopekleri arada toplayip toplu halde olduruyorlarmis, kuduz falan olmasin diye. Cok fazla yarasa gordugumu yazdim sanirim nehir gezisinde, kucuklerdi bunlar, turkiyedekiler gibi, bunlar kan icmiyorlarmis, icenlerden de varmis, bunlarin da hayvanlardan et koparan cinsi varmis ama, eti koparip bir dala asiyorlarmis (eti koparirken uyusturuyormus fark etmiyormussun) sinekler toplaninca toplanan sinekleri yiyorlarmis.

Onemli bir ders: nereye gidersen git mutlaka cimbizini al

Salı, Şubat 14, 2012

Kral Leopold ve Yaptiklari ile Ilgili Biraz Yazi

Ermeni soykirimi yazisinda betimsel ahlak yapmak ile elestirildim. Yani onlar bunu yapti, cunku durumlari soyleydi, o zaman baska toplumlarda da bunlar sunlar oldu, ama onlara tepki verilmedi diye vidi vidi yapmis gibi oldum. Oysa normatif ahlakda tek bir dogru var ve o da olmasi gereken. Yani yapilan bir eylemi baska eylemlerle karsilastirarak cok dolayli da olsa ozur bulmak normatif ahlaka uygun degil.

Yine de ayni vidi vidiyi devam ettiriyor olsam da Kral Leopold hakkinda ogrendiklerimi paylasmak istedim. Koloniyel soykirimlar hakkinda okuyuncaya kadar kendisini hakkinda bir sey bilmiyordum. Leopold'un yaptiklarina emperyalist tecavuz deniliyor ki, bence cok yerinde bir tabir.

Leopold 1865'de babasindan tahti devir aliyor ve 1909'daki olumune kadar da Belcika Krali unvanini koruyor. 

1878 de Leopold, Enternasyonel Afrika Dernegi adi altinda bilimsel ve yardimsever kilifli bir organizasyon kuruyor, basina da Henry Stanley diye meshur bir arastirmaci koyuyor. Bu organizasyonun kagit ustunde kurulmasi amaci Afrika'daki yerli halki Arap kole tuccarlarindan korumak ve yerli halki Hristiyanlikla tanistirmak.

 1884'deki Berlin Konferansi'nda (Katilimci ulkeler tarafindan Afrika'nin paylasilmasi konulu bir konferans - 1870 yilindaki Afrika ile 1910 yilindaki Afrika karsilastirildiginda bolgenin sahipliginin neredeyse 100% un el degistirdigini (Yerel Afrikali yonetimden, Avrupali yonetime) gorebiliriz) da Amerika ve diger Avrupa Ulkeleri tarafindan Kongo bolgesinin egemeni ilan ediliyor. Bolgenin adi Kongo Ozgur Bolge olarak kabul goruyor.



Leopold ilk once Kongo'dan fildisi ticaretine giriyor, daha sonra da kaucuk ticaretine. Bu sure zarfinda da Kongo halkina olanlar ise soyle ozetlenebilir:

1884'ten 1924 e kadar nufus 10 milyon azaliyor.

Fildisi ticaretinde umdugunu bulamayan Leopold; Bisiklet tekerleginin ve hemen ardindan araba lastiginin icadindan ve lastige olan talepte inanilmaz artistan sonra  kaucuk ticaretine abaniyor ve bu kaucuklari toplamak icin Kongo halkini kullaniyor. Toplanan kaucuklardan elde edilen  paralar, Ingiliz, Belcikali, Hollandali kaucuk sirketlerine  gidiyor. Halki burada zorunlu isci olarak adlandirmislar, emeklerinin karsiligi bir odeme yok; aksine kaucuk sirketlerinin tuttuklari parali askerler, koy koy gidip koydeki kadinlari ve cocuklari esir aliyorlar ,  koyun erkeklerine de belirli bir  kota veriyorlar. Bu sure zarfinda esir kadinlara tecavuz edilmesi ve ac birakilmalari cok yaygin bir uygulama. Kocalar belirtilen miktarda kaucuk ile donmedikleri takdirde chicotte denilen hippopotom derisi ile yapilan kirbaclar ile dovuluyor ve cocuklarinin elleri kesiliyor. Askerler arasinda kim daha fazla el toplayacak gibi yarislar varmis. Kirbaclanirken olen adamlar, kaucuk toplarken yorgunluktan olenler, kotalarini dolduramadiklari icin silahlarla oldurulenler, askerlerden kacmak icin koylerini terkedip ormanin icinde yasamaya calisanlar, ayaklanmaya calisan koylerin yakilmasi,  bu kosullarda dogum oranlarinin dusmesi hepsi Kongo'nun nufusunu 40 senede 10 milyon dusurmus.

1908 yilinda Leopold insan haklari ihlali ile ilgili gelen enternasyonel baskilarin sonucu olarak,  Congo Ozgur Bolgesinden cekilmek zorunda kalmis, bolgenin adi Belcika Kongo'su olmus.  Yani Kongo, Kralin, Leopold'un, ozel mulku olmaktan cikiyor ve egemenligi Belcika Parlementosuna geciyor. Kongo 1960'da bagimsizligini ilan edene kadar Belcika Kongo'su olarak kaliyor.

Not: Belcikali Yazar Herge'nin 1930'da yazdigi Tin Tin Kongo'da kitabi hakkinda dusuncelerimi ise baska bir zamana sakliyorum ama kitaptan kareler paylasiyorum......

Cumartesi, Şubat 11, 2012

Tipi degil ama Tadi Enfes Quinoa Salatasi Tarifi

Quinoa, Guney Amerika'da yaklasik 4000 yildir insanlar tarafindan tuketilen bir tahil. Diger tahillar ile karsilastirildiginda besin degeri cok daha yuksek ve degerli (icinde kalsiyum, fosfor, demir, magnezyum, bakir ve manganez mineralleri ve gerekli amino asidler (protein) ve lif bulunuyor)

Quinoa'nin diger bir ismi de "Inca'larin Altini".

Ben genelde quinoa ile salata yapiyorum, bugunku denemem soyleydi:

4 tane kucuk kabak kucuk kucuk dogradim, biraz yumusuncaya kadar hasladim
Quinoyu ustune bir parmak su gelecek sekilde hasladim
2 adet havuc rendeledim
2 tane taze sogan dogradim
biraz maydanoz, biraz taze nane, biraz dereotu
tuz, kirmizi biber, zeytinyagi ve limon
en son hepsini karistirdim

epey guzel oldu.








Cuma, Şubat 10, 2012

Canavar Edison

Kucukken bana sorarlardi, buyuyunce ne olmak istiyorsun ve bir donem cevabim hep ayni oldu "Edison gibi Icatci"! Aradan otuz yil gecti, ne oldugum tartisilir ama Edison olmadigima pisman olmadigima bu hafta Edison hakkinda yeni bir sey ogrenince karar verdim.

Fil Topsy'nin hikayesini ogrendim bu hafta.  1903 yilinda, 28 yasinda olan Topsy New York'da Coney Island'daki Luna Park Sirkindeki fillerden bir tanesi. Topsy 3 insan olumunden sorumlu olmus. Kurbanlardan bir tanesi Brooklyn'den iki tanesi Texas'danmis. Son kurbaninin bakicisi oldugunu ve adamin yanan sigaralari Topsy'e yem olarak vermeye kalktigini biliyoruz. Sirk sahipleri Topsy'nin topluma zararli olduguna ve oldurulmesine karar veriyorlar, cesitli yontemler dusunuyorlar. Ve Edison'dan elektrikle oldurelim fikri gelince hem bunun daha insancil hem de daha fazla ilgi cekici oldugunu dusunup kabul ediyorlar. Topsy ne olur ne olmaz denilip icinde 200 gram siyanur bulunan havuclar yedirilip , 6600 vatt elektrik verilmis, 10 saniyede olmus.

Edison'un bu sirada kendi kavgasi var, Westinghouse ve Tesla'ya karsi.
Edisonda Direk Akimin (DC) patenti var ve tum Amerikan hanelerinde bu elektrigin kullanilmasini istiyor, oysa Westinghouse ve Tesla dalgali akimin savunucusu (AC)  ve Amerika'da dalgali akimin patenti Westinghouse'da.
Edison savasinda silah olarak 1880'lerden beri  zaten bir cok ufak tefek hayvan (kedi, kopek, inek, at..) kullanmis, bu hayvanlari dalgali akimla oldurerek dalgali akimin ne kadar tehlikeli oldugunu Amerikan halkina cesitli gosterimler ile kanitlamaya calismis. Ayrica idamlarda kullanilan Elektrikli sandalyenin ilk yaraticilari Harold Brown ve Arthur Kennely, kendileri sirasiyla Edison'un arastirma gorevlisi ve bas muhendisi ve calismalarinin bir cogunu da yine AC ile Edison'un labratuarlarinda yurutmusler. Elektrikli sandalye ile ilk insan olumu 1897 yilinda gerceklesmis, olumun 8 dakika aldigini ogrenince Topsy'nin sansli oldugunu dusundum. Ilk baslarda elektrik ile oldurulmeye Westinghouselandi deniliyormus (Edison'un cabalari sonucu)

Topsy'nin canli olum showuna 1500 kisi katilmis, olumu Edison bizzat filme almis/aldirmis (bknz yukaridaki film). Daha sonra da bu filmi de cesitli sehirlerde dalgali akimin (AC) zarari konulu show/panellerde gostermis.

Bu hikaye benim cok icimi bulandirdi ve hayal kirikligi yaratti paylasayim istedim.

Bilgi olarak da: Akim Savaslarinin galibi  dalgali akim (AC ) oldu.


Salı, Şubat 07, 2012

Duchamp'in Ikinci Karisina Dugun Hediyesi


Marcel Duchamp 1954 yilinda 68 yasinda kendinden 20 yas kucuk Alexina Sattler ile evlenmis. Duchamp'in 1968'deki  olumune kadar da berabermisler.

Her ikisinin de ikinci evliligi.

Alexina daha once Henri Matisse'in en kucuk oglu ile 20 yil evli kalmis ve uc cocuklari olmus. Bosanmalarinin sebebi ise kocasinin kendisini aldatmasi imis.

Duchamp'in ilk evliligi ise sadece alti ay surmus, kendisi alti ay sonunda evliligin sorumluluguna ve kisitlamasina dayanamadigini one surerek bosanmak istemis.

Fotograftaki kucuk obje Duchamp'in ikinci esine evlilik hediyesi.  Eserin adi 'Wedge of Chastity'  - Iffet Kiskisi diye cevrilebilir sanirim. Evlilikleri boyunca objeyi evlerinde bir masanin uzerinde sergilerken , yolculuklarinda ise ayni bir evlilik yuzugu gibi Iffet Kiskisini gittikleri her yere tasimislar.1
1 Dialogoues with Marcel Duchamp - Pierre Cabanne p.88