Ucaktan indim, kucucuk bir havaalanı, ucaktan merdivenlerden inip
yuruyerek cikisa gidiyorsun, bagaja birsey vermedigim icin hemen
ciktim. Ilk goremedim ama sonra elinde Susen Musal yazan adami
gordum. Megersem iki tane Susen Musal yazan kagitli adam varmis, tur
sirketi yanlis planlama yapmis. Neyse ben Angel'in arabasina bindim,
Angel acaip cenebazdi, ulkenin tum tarihcesini anlatti, bu sirada
yolda goletler, goletlerin icinde niluferler, rengarenk kucuk evler,
ucusan kelebekler ve rengarenk kuslar vardi. Belize 1981 de
Ingilizler'den ozgurlugunu almis, Orta Amerika'da Ingilizce konusulan
tek ulke. Halkin cogunlugu Creol konusuyor; Creol yarim yamalak
Ingilizceymis (broken english). Ispanyolca'da konusuluyor. 1950'lerde
Cinliler gelmis, yerlesmisler ve geri donmemisler, simdi
supermarketlerin neredeyse hepsi Cinliler tarafindan isletiliyor ve
kucuk bakkallar hep kapanmak zorunda kalmis yillar icinde. Taiwan ile
ozel iliskileri varmis Taiwanlilar Belizelilere ziraat ogretiyormus.
Zenciler kole olarak gelmis onlar da kalmis, cok az Ispanyol nufus da
var, onlar da baska Orta Amerika ulkelerinden gelmisler. Kendi
ulkelerinden kacan Amishler ve Menonitelar var, tum bu
irklarin/toplulularin kendi okulu var ve egitimleri kendi
tercihlerine gore. Nufusun cogunlugu Maya orijinli. Her 500 m de bir
okul var. Toplam nufus 300 binmis, Guatemala ise 13 milyon sanirim.
Guatemala ile aralari pek kotu . Iki hafta once belize in ilk
basbakani olmus, george price.
Belize in Keys dedikleri (ayni Florida gibi) adalari da varmis, en
unlusu de San Pedro (lA isla bonita san pedro)
Yolda zipline yapmak icin durduk, kimse yoktu, Angel da yapmak
istedi ilk o yapti sonra ben, zipline tahminimden cok daha zevkliydi
7 platform vardi, hepsinin uzunlugu parabolitesi ve yuksekligi
farkliydi, zipline yaparken agaclarda bir kac maymun gordum.
Korkmadim dersem yalan olur, zipline yaparken degil de her platformda
celik halatlara tekrar baglanirken, acaip ucta duruyorsun, ve adamin
seni baglamasi icin zipliyorsun (benimher seferinde 2-3 kere
ziplamam gerekti korktugum icin azicik zipliyordum) sonra
baglandiktan sonra kendini celik halatin ustunde saliveriyorsun.
gercekten zevkli.
Aksamustu Blackrock Lodge a geldik, epey tepede ormanin icinde,
benim kabinim nehir manzaraliydi, balkonunda hamak vardi, biraz
hamakta kitap okumaya calistim, cok kolay olmadi cunku ilac sikmayi
akil etmedim ustume, ve 2 sayfanin sonunda, sanki yuz sinege yem
olmusum gibi hissettim, sonra bara gidip birseyler ictim ve yedim(
Sinek kovucunun dortte birini ustume sikarak)
Bar ve restoran kisminda elektrik yakmiyorlar aydinlatma mumla.
Yemek yerken de diger kisilerle kaynasmak zorundasin, bana cok zor
olmadi zaten ilk gece 3 cift vardi. Onlar konustu ben dinledim.
Menajer Jesse diye Bostonlu bir Amerikali, duzgun birine benziyor.
Ertesi gun Tikal'a ciftlerden biri ile gittim, Shannon ve Thomas.
Alabama'da yasayan bir cift, ikinci cocuklari olduktan sonra ilk defa
iki kisi tatile cikmislar. Kizlarinin dogumunda bebegin dogustan
sagir oldugunu ogrenmisler, Shannon isi birakmis tam zamanli
cocuklarla ilgilenmeye baslamislar, bebek 6 ay once bir ameliyat
olmus kafasinin icine bazi seyler yerlestirmisler kafatasinin disina
da bir cihaz takip duyabiliyormus, yazik ameliyattan sonra kizinin
ilk duydugu ani anlatti. Ancak duymaya basladiktan sonra
konusabilmeye baslamis cocuk (17 aylik su an son 6 aydir ses
cikariyormus), ondan once sadece dudaklarini oynatiyormus, oyle
konusuluyor saniyormus. Kocasi insaat muhendisi 2 sene once kendi
isini kurmus, sanirim iyi gidiyor. Daha once Peace Corpsla Afrikaya
gidip orda yasamis (Guney Afrika) bir de beraber Yunanistan'da 3 sene
yasamislar.
Tikal Guatemala'daydi, siniri gecen cok az sayidaki Turkler'den
biriydim sanirim, her iki yonde de sinirdaki askerler arasinda cok
populer oldum. Tikal'de rehberimiz Louis'di, Louis de baya cenebazdi
(Tanistigim Belize erkeklerinin genel ozelligi) surekli Mayalarin
ruhaniliginden bahsetti, kendimi Avatar filminde gibi hissettim.
Tikal cok yuksekte, bu kadar yuksekte olmasini (sudan uzak) Mayalarin
enerji akisina gore yerlesim yeri secmesine bagladi, cunku her taraf
su icindeyken o kadar kurak bi yer secmeleri gercekten ilginc
(sularini sadece yagmurdan sagliyorlarmis oysa asagisi nehir gol
dolu)
Tikal uzerinde biraz okuduktan sonra yazmak istiyorum. Bu arada
yuruken yakinlarda yilan oldugunu kokudan anliyormussun, ben de
anladim boyle kuflu garip bir koku. Tikal 'a girerken Orta Amerika
racoon'u gorduk, acikcasi ben agacta olduklari icin ilk once bunlari
maymun sandim. Tabii ki maymun da gorduk, spider monkeys ve howlerlar
varmis. Gordugumuz spider tipli olanlardandi, daha once insan gormus
olduklarindan cok garip davranmadilar, ama Bali'deki gibi de yavsak
degildiler, yine de kaciyorlar insanlardan. Bu arada howlerlari
gormedik ama isimlerini hak eden sekilde her yerden seslerini duyduk.
Maymunlar ilk insan gorduklerinde, daha once gormemislerse sinir olup
ustlerine cis kaka yapiyorlarmis. Guatemala sinirindan Belize
sinirina bir cok kucucuk cocuk geciyordu, Belize'de egitim Ingilizce
oldugu icin bir cok aile Guatemala'dan cocuklarini Belize okullarina
gonderiyormus.
Ertesi gun sabah karsi yagmur ormani dagina yine ayni ciftle
tirmandim (hayir onlar bana katilmak istedi, ne program yapalim diye
dusunuyorlarmis) ama cok utandim onlar gayet fitken ben surekli nefes
nefeseydim, en asagi 7-8 kere dustum, onlar cikarkenki halleri ile
geri donerken, ben sanki camur guresinden cikmis gibi dondum.
Fiziksel olarak asagida olmak cok sinir bozucu. Sakiz agaci cok var
Belize'de, ama Cesme'de olanlarlardan degil, bunlarin da adi, benzer
sekilde, chiclet tree. Yapraklari farkli ve yillarca Belize'de
insanlar bu agaclara tirmanip sakiz akitip toplayip yurtdisina
gondermisler. Hatta bir cok Maya kalintisinin agaclarin tepesinde
dolasan bu chicletolar (chiclet agaclarinin tepesinde akan sakizlari
toplayan kisiler) tarafindan bulundugu soylentisi var. Zehirli bir
kac agac var, govdelerine ve koklerine yururken tirmanirken
dokunmamaya dikkat etmek gerekiyor. Ormanda yuruyus yaparken insan
stres oluyor, cunku kayip dusmemek icin surekli bir seye tutunuyosun.
Rehberimiz Elvis'in elinde hayvan gibi yolu acmak icin kullandigi
machete vardi ve ustume dusecek diye korkup durdum.
Sonra yine ayni ciftle san ignacio (kucuk bir kasaba) ya gidip
yemek yedik. Kasaba ufacik ama epey buyuk pazari var birsey
almadim ben. Pazarda otelde calisan Amerikali bir adam, karisi ve iki
cocuguna rastladik. Cocuklardan birini evlat edinmisler, kadin
yetohmhanede calisiyormus, cocuk sagirmis, adamin da abisi sagir
oldugu icin, isaret dili biliyormus ve cocugu yavas yavas
haftasonlari evlerine alip isaret dili ogretmeye baslamislar, sonra
cok baglanip evlat edinmisler, evlat edindikleri gun kadin hamile
oldugunu ogrenmis, bir de iki yasinda bir kizlari var. Garip geldi
cunku kadin Isvecli, adam Amerikali ve burada seve seve
yasiyorlarmis, Amerika'da bir gunde yaptigimi(para olarak) burada bir
ayda yapiyorum ama cok iyi bir yasam standardimiz var diyor adam.
Otele dondugumuzde ben nehirde kano yapmaya ciktim, cok utaniyorum
ki iki bucuk saat boyunca hic kurek cekmedim, tum kurekleri rehber
(elvis) cekti, onlarca iguana gorduk, ve onlarca farkli cesit kus,
kuslari cekemedim, fotograf makinamin lensi yeterli gelmedi. Elvis
agaclardan hayatimda yemedigim degisik bir meyvadan kopardi ( kanonun
ustundeyken dallari nehre sarkan meyva agacindan meyva toplamak epey
zormus) ondan baya yedim, beni taniyanlar “baya”nin gercekten cok
oldugunu bilir. Toucan denilen kusu malezya da kus bahcesinde
gormustum, orda da cok ozgurlerdi ama dogal ortaminda gormek cok daha
guzeldi, 7-8 tane bir aileydiler, bicir bicir otup durdular
birbirlerine ya kavga ettiler ya ciftlesmeye calistilar, hangisi
anlayamadim. Kucuk buyuk rengarenk bir suru kus var. Insan sirf
onlari seyrederken bile mutlu oluyor. Iguanalarin erkekleri kavunici
ve dana kadar, kadinlari gri ve daha kucuk. Ciftlesme mevsimi
kasimdaymis ve erkekler daha da kavunicileseceklermis, ne kadar
parlak kavunici ve kabarik olursan (dikenleri var sirtlarinda) kucuk
gri kadinlar daha cok begeniyormus seni. Toucan disinda gordugum
kuslarin ismini unuttum, bir tane sari muhabbet kusu gibi bir kus
var, bir tane yine kucucuk mavi bir kus var, iki farkli cesit akbaba
var, pelikanin ufagina benzeyen bir kus var, sercenin gogsu kavunici
olani var, kirlangiclar var, bembeyaz cok zarif ikili dolasan bir
kuslar var, karabataka benzeyen gri ve siyah iki cins kus var. Bir de
Elvis in woow dedigi ama adini yine anliyamadigim buyukce bazi
kuslar. Elvis nehir daha berrak oldugunda iguanalari tutup
elletiyormus turistlere, suyun berrak olmadigina cok sevindim.
Bir de Jesus Christ kertenkelesinden gordum, suyun ustunde
yurudugu icin ismi oyleymis. Cok sirindi, baya kafasini kaldirirp su
ustunde kosan bir kertenkele.
hava kararirken otele geldim.
Gece bocek turu vardi, ama tarantula yakayip elimde yurutmek cok
cekici gelmedi, yuruyus yaparken yuvalarini gordum, 3-7 santim
capinda yuvarlak delikler, gece cikiyormuslar o deliklerden. Ormanda
yuruyus yaparken bir de vahsi kedi ve fare izleri gorduk. Bu orman
fareleri beyaz etli ve cok lezzetliymis, bir cok kisinin favori
yiyecegiymis. Guatemala ve Belize'de jaguar yasiyor ama cok az
gorunuyormus
Son iki gece odami selale manzarali (ve gurultulu) bir odaya
upgrade ettiler, gercekten odam amerikadaki evimden daha buyuk, oda
degil zaten evcik gibi bir kabin. Aksamlari odaya donmek biraz
korkunc oluyor, odanin icinde isik olsa bile disarda yok ve anahtari
sokup acana kadar odum bokuma karisiyor, surekli disardan garip
sesler geliyor. Ama yemek yenilen yerden odaya yuruyus ve yemek
yenilen yer cok romantik, restoranda sadece mum isigi var aydinlatma
olarak, odana ise mesaleler esliginde yuruyorsun. Isik misik yok.
Kabinin terasi da gercekten cok romantik, cunku kimse seni gormuyor
her kabin komsularindan acaip uzak mustakil ev gibi. Son odanin
terasi selale ve ormana bakiyor. Ama bu romantik tum unsurlar bazen
korku filmi gibi de hissettirebiliyor.
Guatemala dahil yemek yedigim her yerde yemekler muhtesemdi, cok
dozunda baharat ve aci var ve her cesit et ve sebzeyi kullaniyorlar.
Futbolun ne kadar birlestirici bir sey oldugunu dusundum, erkekler
arasinda. Her tanistigim belize veya Guatemalili adam, futbol
oynadigini soyledi. Angel Turkiye'nin liglerde oldugu icin ne sansli
oldugunu soyledi (ne Guatemala ne Belize degilmis ). Elvis 38 yasinda
oldugu halde gururla gencecik cocuklara tas cikardigini top oynarken
soyledi. Louis Turkiye milli futbol takimini takip ettigini soyledi.
Tum dunyada erkeklerin ilgi alaninin futbolda birlesmesi baya sirin
bence.
Son tam gunumde ATM yapacaktim (orman ve nehirde saatlerce
yuruyup, vardigin cok derin bir magara, magara Maya'lar icin kutsal
bir olu mabediymis-daha once gezenler (kendilerini tanimadigim icin
cok bir gosterge degil) hayatlarinda yaptiklari en degisik sey
oldugunu soylediler) ama yine cok yagmurdan dolayi magara kapaliymis,
biraz uzuldum. Sabah alti bucukta kus izleme turuna ciktim. Otelden
durbun kiraladim. Rehber de ve otelin sahiplerinde (cameron ve bee)
teleskop gibi bir sey vardi. Onlar arada duran bir kus gorduklerinde
teleskopu yerlestirip gel sen de bak diyorlardi. O kadar cok
rengarenk kus gordum ki. Cok sabir isiymis kus izlemek ama insanin,
yani benim, o kuslari uzaktan izlemek pek bir hosuna gitti. Yine
lensim yeterli gelmeyecegi icin foto cekmeyi denemedim bile. Ama bir
kus vardi ki, fenarbahcenin kanaryasi halt etmis, lacivert ve sari bu
kadar uyum icinde olabilir bir yaratigin vucudunda. Albino bir kus
bile gordum. Bir de onlari aramiyorduk ama o kadar cok rengarenk
cesitli boyutlarda kelebek var ki, bakakaliyorsun. Kus izleme turunu
kus izleme kulesine cikarak bitirdik. Epey yuksek tahtadan bir kuleye
cikip elinde durbun ve teleskopla ordan izlemeye calisiyorsun
kuslari. Elvis ve otel sahibi adam da cok heyecanlandi kulenin
tepesinde, cunku bir suru gocmen kus gelmeye baslamis yeni ve bu sene
icin ilk gorusleriymis bir suru kusu.
Lodge in sahipleri dun aksam geldi, bir resortlari da Meksika'da
varmis. o yuzden bir kac hafta orada, bir kac hafta Belize'de
kaliyorlarmis. 35-45 larinda adamla kadin. Yeni bir bebekleri olmus
(12 aylik olmustu), surekli bebekle hareket etmek zor oluyormus ama
yine de becerebiliyorlarmis.
ATM yapamadigim icin gunumun geri kalaninda Victor diye bir rehber
ile bu sefer Carocal diye baska bir Maya kalintisina gittik. Carocal
Ispanyolca salyangoz demekmis, cunku her yerde salyangoz kabuklari
var, ama orjinal ismi bu degilmis, bu agac kesicileri tarafindan
kesfedildikten sonra Ispanyollarin verdigi isimmis. Kalintilar
Belize'deydi, yalniz yol cok uzun ve cok sarsiciydi, gercekten icim
disima cikti. burasi Tikal kadar etkileyici degildi cunku paralari
olmadigi icin cogu kalintiyi cikaramamislar, goruyorsun tepecikler
var, ama kazilmasi gerekiyor, yapilarin ortaya cikabilmesi icin. Yine
de etkileyici bir suru yapi vardi. Fakat Victor un da anlattiklarina
tam inanmadim, iyice okumak gerekiyor. Top oynadiklari sahalari
gordum, el ve kafa kullanmak yasakmis, genelde savasi kaybeden
tarafin krallari, kazanan tarafi cesur savascilar ile oynatilirmis,
gol basketbol potasi gibi bir seye atiliyormus ama pota yatay degil
dikey oldugunu dusunun. Kaybeden ya da kazanan olduruluyormus (her
iki rehberde kimin olduruldugunden emin degildi, olum onur duyulacak
bir sey de olabilirmis, o yuzden kazanan da olduruluyor olabilirmis).
Bulunan toplarin icinden kafataslari cikmis (plastik toplar, kaucuk
agaclarindan yapiliyormus). En yuksek tapinagin tepesine cikarken
kalp krizi geciriyordum (Victor sen cik cik, ben cok ciktim dedi)
yine (bu arada bacaklarim uzun zamandir bu kadar titrememisti)
tapinagin tepesinden arkada yagmur ormanlarini goruyorsun, dev gibi
agaclarin en tepesi el uzanma mesafesinde, en yakin agacta bir maymun
ailesi vardi, howler tipi maymunlardan, ben ilk once jaguar sandim
bunlari, cunku simsiyahlar ve kedi gibi yuruyorlar dallarda, baya 4
ayakla kuyruklari yukarda, kalbimin hoplamasi gecince onlari
seyrettim oturup.
Agaclarin tepelerinde ya termit yuvasi ya karinca yuvasi, ya yaban
arisi yuvasi, ya da kus yuvasi var, hic biri bos kalmamis. Bir agacta
en fazla bir termit yuvasi olabiliyormus, ama hayvan gibi oluyorlar
gorduklerimden 2*2 m olanlar vardi, karinca yuvalarindan bir agacta
bir suru olabiliyor, onlar da basket topu buyuklugunde agacin
dallarindan sarkiyorlar. Karincalar yapraklari tasiyorlar ama
yapraklari yemiyorlarmis, yaprak bunlarin tukurukleri ile karisinca
bir mantar uretiyormus o mantari yiyorlarmis. Bir de Caracol yolunda
gri tilki gorduk, cok sirindi. Valla victor da mayalar ile ilgili cok
sey anlatti ama bana cogunu uyduruyor gibi geldi. Maya kulturunden
cok etkilenmedim, Anadolu, Mezopotamya ve Misirdaki uygarliklar cok
daha ileri imis bence ayni zamanlarda. Bir de su anki halleri hic
hosuma gitmedi, kendi kulturlerini tutmaya calismak icin en ufak bir
caba yok. Kim bilir Maya dilini bile batililar cikarmistir geriye.
Dilleri, dinleri herseyleri batili olmus ve hic bir sikayetleri yok,
baska kulturlerin kendilerini hayatta tutmak icin ne kadar caba sarf
ettiklerini dusununce sanki saygimi kaybettim gibi, belki de cok
basit dusunuyorum, biraz daha dusunmeye ihtiyacim var bu konuda.
Her taraf portakal tarlasi dolu, muz cok var, hepsi sonradan
gelmis. Mayalarin diyeti genelde misir bazliymis, domates , avacado
varmis, ve kakao. Vahsi hindi varmis, bir de vahsi inekler varmis
yedikleri. Kopek yiyorlarmis, hayir maymunlari yemiyorlarmis cunku
onlarin kutsal olduklarina inaniyorlarmis. (burada Louis bir masal
anlatmisti uc kere dunyaya gelmekle ilgili, ilk sopa, sonra kil,
sonra da tahil tanesi olarak gelmisiz, 2012 tahil tanesi devrinin
sonu imis, kil devrinden sonra insanlar maymun olarak dunyaya geri
gelmisler bir seyler tam anlamadim) Otelden yanimiza yemek almistik,
Victor ile ortu yayip piknik gbi bir sey yaptik, standart uygulama
ama ben tek basima oldugum icin biraz komik oldu. Maya rakamlari da
biraz Roma rakamlari gibi, 1 nokta demek, 5 yatay cizgi, 20 shell
isareti, gerisini ogrenemedim. Ama 6, 7, 13 rakamlari yine Tikal'deki
gibi gundeme geldi, ama yine anlayamadim onemlerini. Mayalarin
astronomide ne kadar iyi olduklarini ve gunes ve ay tutulmalarini
onceden tahmin ettiklerini ogrendim. Tikal Caracol gibi buyuk
sehirler birden terk edilmisler ve arkeologlar neden terk
edildiklerini bilmiyor acliktan ve susuzluktan oldugunu tahmin
ediyorlarmis, o kadar cok buymusler ki, ve verimli toprak elde etmek
icin surekli ormanlari yakip durmuslar zaten anlamadigim bir sekilde
ulkenin her tarafi su doluyken sudan en uzak yere kurmuslar buyuk
sehirlerini. Sonunda da aniden sehirler terk edilmis, halk kucuk
kucuk koylere dagilmis. Maya Aztek iliskileri ile ilgili okumak
istiyorum, cunku birbirlerine cok yakinlar mesafe olarak.
Belize'e Belize ismi 1970'lerde verilmis, ondan once Ingiliz
Honduras'i deniliyormus. Belize ya Afrika dilinden gelmis, Afrika'da
oyle bir koy (Angola'da) varmis, kolelerin getirdigi bir isim
olabilirmis, ya da Maya'ca camurlu su demekmis ordan gelebilirmis.
Halkin yuzde atmisi katolikmis. Onun haricindekiler de evangelist
sanirim. Belize Commonwealth ulkelerinden biri, her paralarinin
uzerinde Ingiltere Krralicesinin resmi var. Ingiliz askerleri hala
burdaymis, her an saldirmaya hazir Guatemala'ya karsi bunlari
koruyorlar. Caracol'dan donus yolunda kocaman kocaman bir magaraya
gittik, iki tarafi da acikti icinden nehir geciyordu, Maya zamaninda
kalmis dolasma merdivenleri vardi her tarafinda, magarayi Mayalarin
dogal afetler sirasinda korunmak icin kullandiklari saniliyormus. Rio
fro denilen bir selaleler zincirine gittik, normalde insanlar
yuzuyorlarmis ama benim icimden gelmedi.
Muz ve muzun bir buyugu var ya adini unuttum plankton diyecegim
geliyor, onlarin arasindaki farki ogrendim, muzlar yukariya bakarmis
(parmaklari yukari gosterir gibi) digerlerinin meyvalari asagiya
bakarmis.
Belize'de seker kamisi fabrikasi varmis (ne kadar para
kazanabilirler bilmiyorum, seker kamisi olayi sona ereli cok oluyor)
portakal suyu fabrikalari varmis, iki tane aci sos fabrikalari
varmis, karides tarlalari varmis, sut urunlerini ve tavuklarin yuzde
90 inini Menonitelar uretiyormus. Tum uretimleri bu kadar, onun
disindaki her seyi ithal ediyorlarmis. Iki tane universiteleri
varmis, bir tanesi Amerika tarafindan taniniyormus, cocuklar
Ingiltere'ye, Kuba'ya. Meksika'ya burs alip universite okumaya
gidebiliyorlarmis. Yolda portakal tarlalari disinda tik agaci
tarlalari da gordum, benim gordugum tarlalardaki agaclar7-8
yasindalarmis, agaclar yaklasik 25 yasina geldiklerinde kesiyorlarmis
( Bir Tik agaci ciftcisinin hayati hiyar tarlasi ciftcisinden epey
farkli olsa gerek)
Belize'in guneyinde jaguar reservi varmis.
Odada pervane var, cok hosuma gidiyor , firil firil
Bugun tam maya kalintlarinin ortasinda fotograf makinamin pili
bitiverdi. Kullan at kameralardan almistim onla cektim biraz
fotograf.
Gecen gun yemekte cok cok guzel bir taze meyva suyu vardi, karpuz
ve portakal suyu karisimi.
Son gece yeni bi cift gelmisti, anne kiz geziye gelmisler beraber.
Sirinlerdi cok, anne pimpirikli, kiz asi, kiz 16 yasinda kadin da 55
yasinda falan di sanirim. Beni menajer Jesse'yle cift sandilar,
beraber buraya yerlesmisiz sanmislar, cok komikti, Jesse'nin 28
yasinda oldugunu dusunursem honore oldum. Cok cenem dustu son gece ve
bir ukala dumbelegiydim, bread fruitin Afrika'da bilincli bir sekilde
uretilmesinden, jack fruitin asyada yendigine kadar dumbeleklik
yaptim.
Bir
uyumusum ki son gece, aksam 8 den sabah 6 ya kadar deliksiz. Ilk defa
alarm ile uyandim. Selale sesinin bu kadar guzel ninni gibi gelecegi
aklima gelmezdi. Sabah kalktigimda hava yeni aydinlaniyordu,
perdeleri kapamadigim icin o kadar guzeldi ki, sanki biri benim
yatagimi almis uflemis ormanin icine koymus gibi. yataktan gordugum
270 derece yemyesilin diger gunler acelem oldugundan keyfine
varamamisim.
Havaalanina gelmeden 20 dakka once jesse geldi, cabuk gek
otoparkta toucan var diye, kostum gercekten de o teleskop gibi seyi
de set etmisler, gordum kusu, nehir gezisinde gordugumden farkli bir
cins toucan, kocamandi, Belize'in nasyonel kusuymus , keske resmini
cekebilseydim. Bu sirada otelin iki tane hayvan gibi kurt kopegi baya
ustume saldirdi, isirmadilar ama tirnaklari cizdi. Sonra benim
yuzumden yazik ceza aldilar.
Yine beni havaalanina goturmeye Angel geldi, zipline da o kadar
titremisim ki biraz dalga gecti benle. Yolda o kadar cok kimsesiz
kopek var ki, ama hic kedi yok. Kopekleri arada toplayip toplu halde
olduruyorlarmis, kuduz falan olmasin diye. Cok fazla yarasa gordugumu
yazdim sanirim nehir gezisinde, kucuklerdi bunlar, turkiyedekiler
gibi, bunlar kan icmiyorlarmis, icenlerden de varmis, bunlarin da
hayvanlardan et koparan cinsi varmis ama, eti koparip bir dala
asiyorlarmis (eti koparirken uyusturuyormus fark etmiyormussun)
sinekler toplaninca toplanan sinekleri yiyorlarmis.
Onemli bir ders: nereye gidersen git mutlaka cimbizini al