Pazar, Haziran 26, 2011

27 Haziran Haftasi Filmleri ve Yeni Dizileri

1) Dollhouse
Buffy ve Angel dizilerinden Faith'in Echo/Caroline olarak başrolde oynadığı, bilim/kurgu dizisi. Dollhouse adlı organizasyon 5 yıl boyunca insanların bedenlerini kendilerinden cok iyi sartlarda kiralıyarak, onların geçmişlerini siliyor. Doll'lar tabula rasa state'inde müşterilerden talep gelene kadar tutuyorlar. Müşterilerden süreli talepler geliyor, akıllı bir sevgili, konusunda uzman bir iş kadını (evet bu kısımları Alias çakması)profillerini Echo'ya yüklüyorlar ( biraz komik bir teknoloji ile) ve o görev boyunca Echo istenilen karakter oluyor. Zaman içinde bu doll'larin gerçek karakterleri kendini gostermeye başlayınca dizideki çatışma ortaya çıkıyor. Aynı zamanda da Dollhouse'a takık bir FBI ajanı, Dollhouse'u içerden çökürtmeye çalışan gizli bir kişi, ve bu çalışmanın ilk denendiği kayip Alpha'da, organizasyonu çökertmek için çalışıyorlar.

Bonus: Angel'daki Fred'i de Dr.Saunders olarak görmek hoş bir süpriz oldu.

Ilk sezonu seyrettim, beni baydi.

2) Kaybedenler Kulübü
Tolga Örnek'in son filmi. Görüntü yönetimi güzel, konu ilginç, işlenişi ise bana yavan geldi.

Sanirim 30 yildan sonra ilk defa Peanuts seyrettim. Schultz 2000 de olmus, Snoopy'i seslendiren Bill Melendez ise 2008'de. Nasil olmus bilmiyorum ama bu ikili olmazsa Peanuts da olmaz diye dusunebilecekken, olmus, gayet de guzel olmus.
Linus'un bir hafta icinde battaniyesinden kurtulmasi gerekiyor, cunku bir hafta sonra gelecek anneannesi battaniyesini hala birakmamissa elinden alacak. Bu haberi zevkle veren Lucy o bir hafta boyuncada Linus alissin diye surekli battaniyeyi sakliyor, Linus'un tepkileri de standart bagimli tepkileri.
Daha once hic fark etmemistim, dogaldir, o zamanlar pek ilgi alanima girmiyordu. Peanut karakterleri biraz sexist mi ne? Tum kiz karakterler kotu kalpli, sinirsek ve o yasta bile evlenmekle ve askla kafayi bozmus. Shultz un karsi cinsle ilgili utangaclik harici bir sikintisi varmis sanki!













Youtube ve LG'nin katkilariyla, Scott kardeslerin producerligi ve Kevin Macdonald'in yonetimi ile basit bir fikir harika bir filme donusmus. 24 Haziran 2010, proje dunyanin herhangi bir yerinde herhangi bir kisinin bu gununu dokumante etmesi uzerine. 80000 kisi basvurmus, 192 ulkeden ve toplam 4500 saatlik cekimden mukemmel bir montaj ile 94 dakikalik film cikmis.

Projede gununu cekerken bir de uc tane soruyu cevapliyorsun:

ceplerinde ne var? ,
neyi seviyorsun?,
neden korkuyorsun?



"And today even though nothing great really happened, tonight I feel as if something great happened."

5) Mother
Joon-ho Bong'un dorduncu filmi. 2003 yapimi Memories of Murder, basarili bir polis filmiydi. Bir kasabadaki seri katil cinayetlerinin polis teskilati tarafindan basarisizca cozulmeye calisilmasina dayaniyordu. 2006 yapimi The Host ise kasabada golde aniden beliren bir canavarin kizini kacirmasindan sonra, kizini bulmaya calisan bir babayi ve ona yardim etmeye calisan ailesini (bu felaket ile bir araya gelen, bu olaydan once her biri kendine ve

digerlerine kus oldugu, 3 kardes- bir babadan olusan aile)

anlatiyordu. Her iki filmde de masumlar cekinilmeden filme kurban edilmis. Her iki filmde de saf /zekasi geri bas karakterler var. 2009 yapimi Mother da ise, zeka ozurlu/ saf oglu icin varolan bir annenin (delikanli cagindaki oglunu elle beslemeye kalkacak ve her gece beraber ayni yatagi paylasacak kadar), oglu sucsuz yere bir cinayet ile mahkum olunca, onu kurtarmak icin ipleri eline alisini seyrediyoruz. Hic bir sey gozuktugu gibu degil, ama filmin sonunda aslinda her seyin gozuktugu gibi oldugunu anliyoruz. Bence Bong'un en iyi filmi degil.

Hiç yorum yok: